15 Eylül 2008

Cihangirde Bir Pazar...


Eşime sözverdiğim anahtarlığı en sonunda yaptım.Yanda görmüş olduğunuz kırmızı şeytan.Arbamız kırmızı olduğundan onada kırmızı şeytan diyoruz da:O) İnsanın ilk arabası olunca ne yapcağını şaşırıyo işte:O). Bunun ödülü olarak beni Cihangire yemeğe götürdü. Eşimle bir türlü beraber gidemediğimiz "Miss Pizza" ya gittik. Miss Pizza, Cihangir'de sevimli, küçük bir pizzacı. Çok güzel italyan usulü pizza yapıyorlar. Bol malzeme ince hamur ve acaip doyurucu tavsiye ederim. Cihangir cıvılcıvıldı insanlar sokaklara taşmış muhabbetydi güzel nezih bir ortamı var cihangirin.Eski güzel evleri ve güzel cafeleri ile güzel bir pazar günü için şiddetle tavsiye edilir. Eee bu güzel yemeğin üstüne güzel bir türk kahve iyi gider dedik kalktık bebek kahvesine gittik boğaz havasıda alalım bahanesiyle. Artık sonbahar kendini iyice belli etmeye başladı serin bir pazar günüydü.

Kokoş Tavşan...


Tanıştırayım kokoş tavşan "Pink Bunny". Ne bulursa takıp takıştıranlardan. Birazcık bana çekmiş. Bu kadar kokoşluğuna rağmen onla yetinmedim taktım takıştırdım yanına H&M den aldığım yaka iğnelerini de. Çok cıvıl cıvıl oldu çok sevdim ben:O).

09 Eylül 2008

Kelebenekler...

Bu boncuklarla yapılan takıları internette özellikle trend sitelerinde çok gördüm. Çok eğlenceli gözüküyorları aradım taradım buldum bende yaptım. İlk kelebek yapmak geldi içimden. Ama aklımda bir sürü fikir var. Bekleyin çok yakında :O)

08 Eylül 2008

Bir pazar günü...


Bu pazar biraz hava alalım dedik arabayıda almadan kendimizi yollara attık. Önce bir vapur sefası yapıp geçtik Kadıköy'e. Ah ne iyi ettik bir bilseniz. Araba yok, trafik yok, park yeri aramak yok. Şöyle bir Moda havası alalım bir de dedik gidene kadar fena acıkmıştık attık kendimizi Kırıntıya. En iyi Kırıntı Moda daki Kırıntı bunu bir kere daha anladık. Çok yemişiz:O) Çay bahçelerinden birinde oturduk kahvemizi içtik. Sonrada yürüyerek Bahariye ye ordanda Kadıköy'e indik. İnerken Baylan'ı gördüm ve girdik hemen. Çok duydum çok okudum ama bir türlü gidememiştim kısmet bu güzel pazar gününeymiş. Ne yemeli diğe garsona sormaya gerek yok zaten duvarda yazıyo "Müşterilerimizin seçimi Kup Griye" diye. Gerçekten muhteşemdi karamel bombası acayip lezzetli birşeydi. Özel yapım Karamel ve dondurma hepsini yedim şiddetle tavsiye ederiz. Ve eve dönüş vakti geldi. Günü beşiktaş vapurunda serin boğaz esintisi ve güzel bir gün batımıyla bitirdik.

Önce reklamlar...


Ramazan geldi hoş geldi sokaklara renk geldi.
çok iştah açıcı çalışmalar insanı etkilememesi mümkünmü hele bide açsanız. Pazar günü sokağa adım attım bunlarla karşılaştım çok eğlenceli gözüküyorlar. Sizinlede paylaşmak istedim. :O)

07 Eylül 2008

Yohji Yamamoto...


20. yüzyılın en önemli tasarımcılarından birisi olarak kabul edilen Yohji Yamamoto nun Adidas Y-3 serisi 2008 kış koleksiyonu nu mutlaka görmelisiniz. Sürekli takip ettiğim tasarımcılar arasında ilk sırada gelir kendisi.
Yamamoto modellerini soymak yerine giyindirdiği için eleştirilmiş hep. O duygularını, hüzünlerini, düşündüklerini yansıtıyordur kreasyonlarına. Anne Yamamoto eşini savaşta kaybedince acısını göstermek için hayatı boyunca siyah giyinmeye başlar ve bu Yamamoto’yu o kadar etkiler ki kendisi de siyah rengin tutkunu olup çıkar.
Koleksiyonlarında siyah ve konfor ilk sıradadır hep onun için. Yapmaya çalıştığıda konforu ve modayı bir arada sunmak. Her seferindede bunu başarıyor.
Adidas Y-3 serisi için:http://www.adidas.com/

05 Eylül 2008

Kristal Kolye...





Anahtarlık olarak ömrünü bitirmişti.Ona ikinci bir şans verdim birde eski günlerin hatırına bir anahtar ekledim yanina. Ben bu halini daha çok sevdim :O)


Fernando Brizio...


Icon dergisinin ağustos sayısında bu adam ve bu yaratıcı çalışması hakkında bir yazı vardı. Aslında olay çok basit ama sonuç muhteşem. Elbise yi yıkadığınızda geriye hiç bir iz kalmıyor ve oyun yeniden başlıyor.Tamam kabul ediyorum çok kıskandım böyle şeyler neden benim aklıma gelmez ki?

"Cennetteki kuşların diğer kuşları baştan çıkarmak için renk ve biçim değiştirdiklerini hatırlıyorum. Sanırım aşağı yukarı aynı şey bu"diyor tasarımın ortaya çıkış öyküsü için Fernando Brizio.

01 Eylül 2008

Kağıttan Kediler...

Balık ya da kuş olmaya özenir insanoğlu,
yılan, kanatları çıksın ister,
yolunu şaşırmış bir aslandır köpek,
mühendis, şair olmayı diler,
sinek kırlangıca dönüşmenin yolunu arar,
sineğe öykünür şair,
ama kedi yanlızca kedi olmak ister,
ve her kedi kedidir
bıyıktan kuyruğa
sezgiden canlı sıçana dek...
Sarı gözlerinde
gecenin bozuk parasını atmak
için tek bir yarık. Pablo Neruda

Böyle başlıyor "Kağıttan Kediler". Selçuk Demirel in kedileri ve bir çok şairin kediler hakkındaki şiirlerinden oluşuyor. Tubi nin bana doğum günü hediyesi. Benim kadar çok kedileri seven birine alınabilecek güzel hediyelerden bir tanesi sanırım:O) Bir solukta okudum, kediler mükemmel. İlham verdi bana, bende kendi kedilerimi yaptım kitabın son sayfasını da okuduktan sonra.



LinkWithin

Related Posts with Thumbnails